22 Kasım 2014 Cumartesi

Nostalji güzel şey!

Blogumu çok ihmal ettim. Bu aralar çok hızlı yaşıyorum. Sanki yıllar da hayatın hızına bağlı katlanarak geçiyor gibi. Geçen hafta doğduğum şehirdeydim, çocukluğumun geçtiği yerlerden geçtim. Adliyenin önünden geçerken çoook eskilerden kalmış sararmış bir kare fotoğraf gibi yaşlı bir adam gözüme çarptı. Bir iskemleye oturmuş, güneş ve yağmurdan korunmak için şemsiye açmış, önünde küçük bir masa üstünde daktilosu. Sanki bir dekor objesi gibi duruyor arzuhalci! Acaba hala ne iş yapıyor türünün son temsilcisi?
Eskiden sayıları ne çoktu, önlerindeki kuyruğa girmiş insanlara yol yordam gösterirler, dilekçelerini yazar, nafakalarını çıkarırlardı. 
Eve gelince bir kenara atılmış eski daktilomu buldum ve bu paylaştığım fotoğrafı çektim.

4 Kasım 2014 Salı

Hercai Menekşem

Kışta açan hercai menekşem yaptığı vefasızlıktan pişman oldu, sevgiliye verdiği sözü yıllar sonra bile olsa yerine getirdi.

Bilirsiniz hercaiyle kardelen bir zamanlar baharda açan sevgililermiş. Sözleşmişler ki herkesten farklı olalım bundan sonra kışta açalım ve herkes bizi beğensin. Ama menekşe kışı bekleyememiş, verdiği sözleri unutmuş ve yazdan açıvermiş bu yüzden adının önüne, kararsız-vefasız, hercai koymuşlar. Hikaye bu... Benim menekşem de hercai olmaktan sanki vazgeçmiş, kışta açmış.

2 Kasım 2014 Pazar

Bugün Günlerden Pazar'mış

Güzel, hafif bir pazar kahvaltısı: sebze köfteli hamburger.

Soğan, yeşil fasulye, biber, mantar, karnabahar ve kabak sırasıyla 2 kaşık zeytinyağında sotelenir ve soğumaya bırakılır.

Soğuduktan sonra içine 3 yumurta, 2 kaşık rendelenmiş kaşar, 3 kaşık un, tuz, karabiber konularak karıştırılır, kocaman bir köfte gibi tavanın dibine 2cm kalınlığında döşenir, altı kızartılır(tam bu sırada resim çekilmek akla gelir öncesi yok bu yüzden :( )



Bir kapak yardımıyla çevrilir. Diğer yüzü de pişirilir. Köfteler yuvarlaklar halinde kesilir.





 İç yüzeyleri kızartılmış hamburger ekmeklerinin arasına marul, halka soğan, salatalık turşusu ve domatesle beraber yerleştirilir




 







Veeeeeee..... işteeeeee.....
3-2-1!
Küçük(!) atıştırmalığımız hazır.

Afiyet olsun.

31 Ekim 2014 Cuma

Nişan adetleri

Ege'nin küçük kasaba ve köylerinde eski adetlerimiz hala yaşıyor:

"Nişanda kız tarafına alınan hediyeler nişan günü getirilir takdim edilir, kız tarafından damat ve ailesine alınan hediyeler de böyle sinilere yerleştirilip süslenir. Yanına da yine tepsilerde özene bezene yapılmış süslenmiş bir leğen pilav, baklava ve börek, nar gibi kızartılmış çift sayıdaki tavuk(özellikle 2,4,6,8 gibi çift sayıda olmasına dikkat edilir) her tepsiyi bir hanım taşıyarak erkek evine götürülür. Bunun adına yanık denir."






Bunlar yeğenimin nişan tepsileri. Daha sonra bu tepsideki yiyecekler erkek tarafının komşu ve akrabalarına tabak tabak dağıtılacak. Götürülen tepsiler de geri boş getirilmeyecek, içine çerez çeşitleri doldurulup kız evine iade edilecek.O çerezler de kızın akraba, arkadaş ve komşularına bardak bardak dağıtılacak.

Bunlar da bizim hala yaşadığına çok sevindiğim güzel adetlerimiz.

29 Ekim 2014 Çarşamba

Merhaba!

Ben geldim.
Neden limon serası?  Egenin şirin bir köyünde limon, portakal, mandalina ağaçları dolu bahçesi olan bir evde doğup büyüdüm. Her şey bitiyor.O günler de bitti. On iki yıl süren limon çiçeği kokulu yıllar geçeli uzun zaman oldu. Ben orada değilim o bahçe de orada değil.Ara sıra rüyalarımda görür hayallerimde dolaşırım.

Yaşadığım yerde bahçede limon yetiştirmek imkansız ama limon çiçeği kokusu burnumda. İnsan geçen yıllarla beraber yaşanmışlıklara, yaşanmış güzelliklere daha bir özlem duyuyor. Serada limon bakabilir miyim düşüncesi eyleme döküldü. Geçen yıl aldığım limon fidanı mis kokulu çok çiçek açtı ama iki tanesi limon olabildi. Limonumu sizlerle paylaşmak istedim. Daha önceki aşamaları fotoğraflamadığıma hayıflanıyorum. Bundan sonra ağacımı birlikte büyütelim olur mu? Açtığı her yaprağın her tomurcuğun fotoğrafını çekip bu hesapta paylaşmak istiyorum. (Kokusunu paylaşamadığım için üzgünüm.)

Duygu ve düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim.